22 Ekim 2009 Perşembe

ETKİNLİK TAKVİMİ

SİNEMA

` PERA MÜZESİ FİLM ETKİNLİKLERİ

Yarın 23-29 Ekim tarihleri arasında 9 özel ve sıra dışı filme ev sahipliği yapıyor. Filmler kurmaca, belgesel, video sanatı ve deneysel tarzları bir araya getiriyor.

` GOETHE-INSTITUT İSTANBUL

Film: `Maria Braun`un Evliliği`

Yönetmen: Rainer Werner Fassbinder

TARİH: 23 Ekim SAAT: 19.00

Film: `Waller`in Son Yürüyüşü``

Yönetmen: Christian Wagner

TARİH: 30 Ekim SAAT: 19.00

TİYATRO

` TİYATROLAR BULUŞMASI

``Tiyatrolar Buluşması`` festivali kapsamında farklı tiyatrolara ait birçok oyun sahneleniyor.

YER: Akatlar Kültür Merkezi-Beşiktaş

TARİH: 7 Kasım`a dek.

` TİYATRO ARTI

Yeni oyunu `İç İçe` seyircilerin bir otobüse bindirilerek şehirden uzak bir kasabaya konuk edilmesiyle başlıyor. `Toplum` ve `öteki` konularının irdelendiği oyun, her cuma ve cumartesi 19.30`da izlenebilir...

Başlama Noktası: Taksim AKM önü Rezervasyon yapılmalıdır... TEL: 0212 236 54 29

` ANKARA EKİN TİYATROSU`NDAN `HECCAV`` SAHNEDE

Bir yanı ile tarihsel öte yanı ile bir fantezi ürünü de olsa bugünün sıcak gündeminin içinden bir oyun.

TARİH:23-24-30 Ekim. SAAT:20.30

Tiyatro ANSE, perdelerini yeniliklerle açtı

Sanat hayatına Ankara`da başlayan ve geçtiğimiz yıl İstanbul`a taşınan Tiyatro ANSE, 2009-2010 sezonunu geçtiğimiz günlerde açtı.

Bugüne kadar yurtiçi ve yurtdışında yaklaşık 3 bin kez sahneye çıkarak, yüz binlerce izleyiciye ulaşan ANSE`nin yeni tiyatro sezonu sürprizlerle dolu. `Sanatın Bizcesi` sloganıyla çalışmalarını sürdüren tiyatronun yeni sezondaki ilk sürprizi, İstanbul Çekmeköy`de açtığı atölye. Topluluk, bu atölyede hem oyunlarını sergileyecek hem de Karagöz-Hacivat ve ipli kuklaların yapımının uygulamalı olarak eğitimini verecek. Tiyatronun ikinci sürprizi çocuklar için. ANSE, yeni sezonda, Zambak Yayınları ile ortaklaşa hayata geçirdiği Zambak Çocuk Tiyatrosu için Horhor`un Orman Macerası isimli çocuk oyununu sergileyecek. Ayrıca atölyesinde çocuklar için kukla gösterileri yapacak. Aynı zamanda bu kuklaların yapımı da uygulamalı olarak çocuklara öğretilecek. Tiyatronun üçüncü sürprizi kadın izleyicilerine. Bugüne kadar erkek ağırlıklı hikâyelerle sahneye çıkan ANSE, yeni sezonda sadece kadın izleyicilerine özel bir oyunu da hayata geçiriyor. Dramaturjisi devam eden ve Dünya Kadınlar Günü`nde sahnelenmesi düşünülen oyunun oyuncuları da kadın sanatçılardan oluşacak.

ANSE`ye kardeş geldi

ANSE`nin yeni sezondaki diğer bir yeniliği ise `kardeş sanatevleri`. Tek kişilik gösteriler, bundan sonra sanatı kendisine merkez kabul eden ve bunu sahnede icra eden kişi anlamına gelen `Sahnezen` adı altında sahneye konulacak. Sahnezen; Ömer Pekin`le Perişan FM, Serkan Öztürk, Savaş Bayındır, Vural Arısoy, Mesut Baran, Ahmet Akkuş gibi bünyesinde bulunan isimleri sevenleriyle buluşturacak. Diğer kardeş sanatevi ise Üsküdar Sanatevi. Yurtiçi ve yurtdışı turneleri ANSE olarak devam ederken, İstanbul`da sergilenecek oyunlar bundan sonra Üsküdar Sanatevi çatısı altında gerçekleştirilecek. ANSE`nin Genel Müdürü M.Yusuf Kulaksız, yeni sezonun kendileri için müjdeler sezonu olduğunu söylüyor. Yeni oyun ve projelerin dışında yakında büyük bir sürprizlerinin daha olacağını belirten Kulaksız, `Yedi yıllık tiyatro birikiminin meyvesi olan bu projeyi bütün izleyiciler çok sevecekler.` diyor. ANSE Genel Sanat Yönetmeni Serkan Öztürk de, `Sanatseverler ANSE`nin sesini bu yıl daha fazla duyacaklar. Geçtiğimiz günlerde UNESCO`nun kararıyla Karagöz`ün Türkiye`ye ait olduğu tescillenmiş oldu. Ancak bunun pratiğe dönüşmesi lazım. ANSE, geleneksel Türk tiyatrosu için üzerine düşen görevi yerine getirmeye devam edecek.` diyor.

Sevilen oyunlar devam edecek

Tiyatro, yeni dönemde genç ve yetenekli oyuncuları da kadrosuna dahil etti. ANSE`nin en beğenilen oyunlarından birisi olan Işık Süvarileri, kasım ayında yeni kadrosuyla izleyicisiyle buluşacak. Sahnelendiği günden beri çok beğenilen Eşrefpaşalılar, bu sezonun ilk oyunu olarak izleyici ile buluşacak. Ömer Pekin`in tek kişilik gösterisi `Perişan FM`, Kimse Yok mu Derneği işbirliğiyle hazırlanan `Biz Varız`, farklı konusuyla dikkat çeken `Benden Sonra Ölüm Gelir` oyunları da sahnelenecek oyunlardan. Türkiye`nin ve dünyanın farklı yerlerinde turnelerine devam edecek olan ANSE, İstanbul ve Ankara ile birlikte bazı büyük şehirlerde de gişe açmaya devam edecek. Biletlerin mybilet.com`dan edinileceği gişe tarihleri ayrıca duyurulacak. Tiyatroseverler ANSE`nin oyun takvimine www.anse.com.tr sayfasından ulaşabilir.

3 Eylül 2009 Perşembe

Meddahlık Türkiye`de hoşgörünün en güzel örneği

Meddahlık geleneğinin son temsilcilerinden hem meddah hem de tiyatrocu olan Erol Günaydın, med-dahlığın basit bir tiyatro oyunu olmadığını söylüyor. Günaydın, meddahların nasihat diliyle hikâyeler an-lattığını, hikâyelerdeki Yahudi, Laz, Kürt, Arnavut tip

`Edeyim meclise bir kısa beyan. Bu kıssadan hisse alan ârif ola. Ve sonunda da ne kadar sürçü lisan edersek af ola. Baki kalan bu kubbede hoş bir seda. Hak dostum hak.` diyerek başlanan ve seyirciye doyumsuz anlar yaşatan meddahlık, geçmişte Ramazan eğlencelerinin başını çekiyordu. Şimdi birkaç belediyenin düzenlediği etkinliklerin içinde yer almaktan öteye gidemeyen meddahlık, tarihteki şaşaalı dönemini özlüyor. Kavuklu Hamdi`den İsmail Dümbüllü`lere kadar süren meddahlık geleneğinin son temsilcilerinden hem meddah hem de tiyatro sanatçısı olan 79 yaşındaki Erol Günaydın, ilerlemiş yaşına ve sağlık sorunlarına rağmen gençlere meddahlığı ve eski Ramazanları anlatmaya çalışıyor. Meddahlığın sadece basit bir tiyatro oyunu olmadığını vurgulayan Günaydın, sahneye çıkan meddahların nasihat diliyle hikâyeler ve ibretlik olaylar anlattıklarını söylüyor. Hikâye ve öykülerde Yahudi, Laz, Kürt, Arnavut ve Ermenilerin taklitlerinin yapıldığını belirten sanatçı, `Fakat izleyiciler arasında bu insanlar da olmasına rağmen hiç kimse kızmaz, hatta katıla katıla gülerdi. Herkesin kendine güveni ve müthiş bir hoşgörüsü vardı. Zaten bizim dinimiz de birbirini sevmeyi ve hoşgörüyü emrediyor.` şeklinde konuşuyor. Hoşgörünün, Türk insanının genlerinde bulunduğunu vurgulayan Günaydın, sadece bu güzellikleri hatırlamaya ihtiyacımız olduğunu anlatıyor.

Eskı Ramazanlar, komşuluk demektı

`Ah nerde o eski Ramazanlar, demek istemiyorum. Ama gerçekten geçmişte Ramazanlar çok farklıydı. Eski Ramazanlar, komşuluğun, dostluğun ayı demekti.` ifadelerini kullanan Erol Günaydın, bu ayda komşuluğun zirveye çıktığını söylüyor. Şimdi oturduğu apartmanda kapıcının dışında hiç kimseyi tanımadığını belirten Günaydın, komşuyu, akrabayı düşünüp yücelten güzel değerlerin devam ettirilmesi gerektiğini vurguluyor. Sokakta insanların birbirine selam vermeden yürümesinin kendini çok üzdüğünü bildiren Günaydın, kişilerin birbirinden Allah selamını esirgememesi gerektiğini bildiriyor. Ramazan ayında herkesin çevresine yardım ettiğini, bu nedenle sıcak ilişkilerin kurulmasına zemin oluşturulduğunu aktaran sanatçı, `Eskiden zenginler iftarda bugünkülerin aksine sofralarında kendisi gibi hali vakti yerinde olan insanları değil, fakirleri ağırlardı. Yedirir içirir, giderken de yanına yol parasını koyar öyle yollardı.` diye konuşuyor. Teravihten sonra komşuların birbirine giderek eğlenceler yapıldığını aktaran Günaydın, anılarını şöyle anlatıyor: `Gidebilenler Direklerarası`nda orta oyunu ve meddah izlerdi. Evlerinde kalanlar ise birbirlerine tekerlemeler ve hikâyeler anlatırlardı. Muhabbetler, sahura kadar sürerdi. Ramazan, kendi kültürünü de alışkanlıklarını da beraberinde getirirdi. Çok güzel vakit geçirilir, Ramazan bütün güzelliğiyle idrak edilirdi.` Yeni nesil tarafından bu gelenek ve göreneklerin bilinmemesinden yakınan sanatçı, yaşadığı sürece bu güzellikleri gençlere aktaracağını kaydediyor.

Stand-up değil meddahlık

Stand-up`a meddahlık denilmesini eleştiren Erol Günaydın, `Bizde bu gösterinin tarihi çok eskilere dayanıyor. Şimdi yeni neslin adını değiştirerek stand-up demesine çok kızıyorum.` ifadelerini kullanıyor. Türkiye`de politik mizahın olmamasını da eleştiren sanatçı, hoşgörü eksikliğinin buna da yansıdığını söylüyor. `Türkiye`de mizahçı yok, komedyen var.` diyen Günaydın, hakaret etmeden de mizah yapmanın mümkün olduğunu anlatıyor. Gençlerin televizyon ve bilgisayar dışında hiçbir şeyle ilgilenmediğini vurgulayan Günaydın, teknolojinin, hayal dünyasına set çektiğini belirtiyor.

Devlet tiyatrolarına rakip geliyor

Devlet tiyatrolarına oyuncu yetiştiren Ankara Üniversitesi kendi tiyatrosunu kurmak için harekete geçti.

Tiyatrolara oyuncu yetiştiren, bu alanda bilimsel çalışmalara imza atan Ankara Üniversitesi kendi tiyatrosunu kurmak için çalışmaya başladı. ANkara Üniversitesi Tiyatro Bölümü öncülüğünde yıllık programı olan, seyircinni bilet alıp gittiği bir tiyatro kurulacak.

Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cemal Taluğ, Ankara`ya bir tiyatro kazandırmak istediklerini söyledi. Eğitim ve araştırma yapılan bir tiyatro bölümünün olduğunu ve bugüne kadar bu sanat dalına bölümün çok büyük katkıları olduğunu anlatan Taluğ, `Biz yeni olarak bu bölümün önderliğinde düzenli bir tiyatro yapacağız. Yıllık programı, salonu olan, seyircinin bilet alıp gideceği bir tiyatro kuracağız` dedi.

Ankara Üniversitesi`nin Başkent`teki kültür-sanat çalışmalarına katkısı bununla sınırlı değil. Üniversite ayrıca yerleşkesinde büyük bir kültür merkezi açacak. İçinde sergilerin açılacağı büyük galerilerin olduğu, müzelerin bulunduğu merkez halka açık bir çağdaş sanatlar merkezi olarak hizmet verecek.

Bursa Şehir Tiyatrosu dağ ilçelerinde sahne alıyor

Bursa Şehir Tiyatrosu, `Her Yer Tiyatro, Her Yerde Tiyatro` projesi kapsamında `Leyla ile Mecnun` oyununu dağ ilçelerinde de sahneliyor. Bursa`nın geri kalmış bölgesi olarak bilinen dağ ilçelerinde sahne alan sanatçılar vatandaşın yoğun ilgisiyle karşılaştı.

Bursa Şehir Tiyatrosu, `Leyla ile Mecnun` oyunuyla Keles`te sahne aldı. Keles Belediyesi`nin daveti ile ilçede sahnelenen `Leyla ile Mecnun` adlı Karagöz metninden hareketle ortaoyunu kalıplarına sadık kalınarak sahneye uyarlanan oyun; kostümlerinden müziğine ve 60`lı yılların Türk sinemasına yaptığı göndermelerle Keles halkının kahkaya boğdu. Sahnelendiği her yerde yoğun ilgi gören, yaz boyunca 35 farklı mekanda 35 oyunla 10 bin izleyiciye ulaşan Şehir Tiyatrosu sanatçıları, vatandaşlar tarafından alkışlarla ödüllendirildi.

Öte yandan, tiyatro sanatını şehrin her köşesine taşıyan Şehir Tiyatrosu, yeni sezon için de çalışmalarına başladı.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI`NDA İKİ MÜDÜRLÜK KALDIRILDI

ANKARA (ANKA)- Kültür ve Turizm Bakanlığının taşra teşkilatı olarak Ankara`da yer alan Devlet Geleneksel Türk Tiyatrosu Topluluğu ile Devlet Halk Ozanları Topluluğu müdürlükleri kaldırıldı.

Söz konusu müdürlüklerin kaldırılmasına ilişkin Bakanlar Kurulu kararı Resmi Gazete`nin bugünkü sayısında yayımlanarak yürürlüğe girdi. (ANKA)

Aslında her şeyi kızım için yapıyorum

Başarılı oyuncu Emre Kınay, atv`de Berna Laçin`in sunduğu `Mutluluğa Açılan Sofralar` programına kızı Duru`yla konuk oldu. Kızının adını verdiği `Duru` isimli tiyatronun sahibi olan Kınay, hiçbir zaman...

Başarılı oyuncu Emre Kınay, atv`de Berna Laçin`in sunduğu `Mutluluğa Açılan Sofralar` programına kızı Duru`yla konuk oldu. Kızının adını verdiği `Duru` isimli tiyatronun sahibi olan Kınay, hiçbir zaman tiyatrodan kopamayacağını söyledi. Tiyatrodan koparsa televizyona da çalışamayacağını belirten başarılı oyuncu, aslında her şeyi kızı Duru için yaptığını da sözlerine ekledi. (Televizyon Gazetesi)

Devlet Tiyatroları`ında Kürtçe anlatım

Diyarbakır Devlet Tiyatrosunun(DDT) yeni sezonu Orhan Asena`nın yazdığı ``Ölümü Yaşamak`` adlı oyunla açacak. Bu oyunla, Devlet Tiyatrolarında ilk kez bir oyunda Kürtçe küçük bir anlatıma yer verilecek. Kan davasının ele alındığı ``Ölümü Yaşamak`` oyunda, oyunun temasına katkı sağlayan ``dengbejlik`` (yöresel kültürde enstrümansız destansı anlatım) geleneğinden bir örnek sunulacak.

Oyunun yönetmeni, Ankara DT rejisörlerinden Tamer Levent, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Orhan Asena`nın ``Ölümü Yaşamak``ın çok güzel bir oyun olduğunu belirterek, Diyarbakırlı olan Asena ile 1993-95 yılları arasında DT Genel Müdürlüğü görevi sırasında beraber çalıştıklarını söyledi.

Asena`nın bir oyununu hem de onun kentinde sahneye koymaktan dolayı çok mutlu olduğunu, oyunda kan davasının gereksizliğini önemli bir iç çatışma şeklinde anlatıldığını belirten Levent, şöyle konuştu:

``Ailenin ve toplumun bir kesiminin kan davasını namus gibi görmesine karşın, ailenin diğer bireylerinin de kan davasının saçmalığını ifade ettiği ve onların bir gelenekçi kesimle bir akılcı kesimin çatışması üzerine kurulmuş bir oyun. Bu çatışmada hep gelenek ön plana çıkıyormuş gibi oluyor. Ama bu kan davası nereden çıktı, niçin yapılıyor, insanın ölmesi bu kadar mı ucuz bir şey, bu kadar mı gerekli? Cinayetin adı töre olabilir mi? Töre, geleneğin başka türlü söylenmiş hali gibi geliyor bize. Gelenek deyince benim aklıma bulgur pilavı, düğün töreni, yenilen yemekler filan geliyor. Cinayette mi töre yani? Böyle saçma bir şey olamayacağını bildiğim ve düşündüğüm için bu oyunu Diyarbakır`da sahnelemeye karar verdim. Ancak bir ara kan davası artık biraz önemini yitirmiş derken, 2-3 ay önce Mardin`de Bilge köyündeki olay oldu. Ben kan davası üzerine bir oyun koymak, Türkiye için artık gerekli olmayabilir diye düşünürken Mardin olayları olunca fikrimi de değiştirdim ve bu oyunu bana gelen teklif üzerine yapmaya karar verdim.``

-``OZAN KÜLTÜRÜNÜ KENDİ DİLİNDE KULLANIYORUZ``-

Daha önce Ankara`da ``My Fair Layd`` oyununu oynadığını, bu çok önemli İngiliz yazarının oyununun müzik, ve söz yazarlarının da İngiliz olduğunu, oyunun bazı yerlerinde İngilizce sözlerin yer aldığını anlatan levent, provalarına devam ettiği ``Ölümü Yaşamak`` oyununun da bölgede geçtiğini kaydetti.

Levent, oyun yörede geçerken orada dengbej geleneğinden örnek verildiğini ifade ederek şöyle devam etti:

``Dengbejlerin bir olayı anlatmasından çok etkileniyorum. Dengbejler tarihi, aşkı, kan davası gibi olayları anlatıyorlar. Burada da bir ozan kültürü var ve yaşıyor. Bu kültürü bizim Türkçe`ye çevirip yapmamız pek hoş olamayacak, gırtlağa uymayacak bir kere. Dolayısıyla bu ozan kültürünü kendi dilinde kullanıyoruz.

Devlet Tiyatroları bünyesinde Diyarbakır DT`de ilk kez oyunda bir Kürtçe anlatım olacak. Oyuna güzel bir boyut kazandırıyor. Titizlikle üzerinde durmak istiyorum. Bu kan davasını kim sürdürüyorsa onlara gönderme yapacağız.

DT`nin 60. kuruluş yıl dönümü nedeniyle 60 yeni oyunla perdeleri açılıyor. Asena`nın bu oyunu da 60 oyundan birisi. Bu oyun daha önce sadece Diyarbakır Şehir Tiyatrosunda oynanmış. Çok hoşuma giden bir şey var. O dönem oyunun rejisini yapan bir arkadaşımızın eşi de konuk müzisyen olarak bizim oyunumuzdaki kadın dengbeji canlandıracak.

Oyunu Diyarbakır`da sahneye koymamız doğru bir seçim. Yöre insanının hikayesini anlatan bu oyuna, yörenin sesini, soluğunu, dilini ve kültürünü yansıtmış oluyoruz. Bu bakımdan benim için çok değer taşıyor. Eğer bir ilkse de tamam bir ilk çalışma olsun. Ve insanlar da bunların sevgi, barış içinde olabileceğini görsünler.``

Diyarbakır`ın bir kültür kenti, seyircisinin de özel olduğunu anlatan Levent, Diyarbakır`da yaşayanlardın büyük bir bölümünün çok kültürlü olduğunu düşündüğünü, tiyatroya ne kadar meraklı olduklarını, çevresindekileri de tiyatroya meraklandırdıklarını gördüğünü belirtti.

DDT Müdürü Orkun Gülşen de, oyuna ilişkin ``sanatsal olarak oyunun temasına katkı sağlayacağından oyunda dengbejlik geleneğinden küçük bir örnek seslendirilecek`` dedi.

Diyarbakır Devlet Tiyatrosu, Ebru Nil Aydın, Filiz Kılıç, Pınar Gün, Şıvan Binici, Yurdaer Okur, Ali Çelik, Uğur Çınar`ın rol aldığı, dekoru Hakan Dündar`a, kostümü Sevgi Türkay`a ışığı ise İzzettin Biçer`e ait ``Ölümü Yaşamak`` adlı oyunla 1 Ekimde tiyatroseverlerle buluşacak.

4 Ağustos 2009 Salı

Balkan Ülkelerinin Kalbi Bursa`da Atacak

Namıkkemal Halk Oyunları Gençlik ve Spor Kulübü Derneği(NAKEM) tarafından bu yıl 5. düzenlenecek olan, ``5. NAKEM Balkan Festivali`` 11-16 Ağustos tarihleri arasında yapılacak.

Namıkkemal Halk Oyunları Gençlik ve Spor Kulübü Derneği (NAKEM) tarafından bu yıl 5. düzenlenecek olan, ``5. NAKEM Balkan Festivali`` 11-16 Ağustos tarihleri arasında yapılacak.

NAKEM Başkan Yardımcısı Taner Ödemiş, yaptığı açıklamada, geleneksel hale getirdikleri festivale bu yıl Bulgaristan, Yunanistan, Romanya, Bosna Hersek, Makedonya, Kosova, Arnavutluk, Sırbistan ve Karadağ`dan çok sayıda halk oyunu ekibinin katılacağını söyledi.

Ekiplerin kentin değişik yerlerinde gösteriler yapacağını, 15 Ağustos`ta Demirtaş Rumeli Halk Oyunları Gençlik ve Spor Kulübü Derneği`nin şölenine de katılacağını belirten Ödemiş, festivalin 16 Ağustos`ta tüm ekiplerin Açıkhava Tiyatrosu`nda sunacağı gösterilerle sona ereceğini bildirdi.

Ödemiş, festivalin bu yıl ilk kez 6 gün yapılacağını belirterek, ``Bu yıl 5. düzenlediğimiz festivale ilgi her geçen gün artıyor. Birçok ekip festivale katılmak için kendisi müracaat ediyor. Tüm balkan ülkelerinden ekipler festivalimize katılmak isteyince, süreyi uzatmak zorunda kaldık`` dedi.

Bursa`da çok sayıda Balkan göçmeni bulunduğunu hatırlatan Ödemiş, şunları söyledi: `Bursa`da Bulgaristan`dan, Yunanistan`dan, Romanya`dan, Kosova`dan, Makedonya`dan, Kosova`dan, Arnavutluk`tan ve Karadağ`dan göç etmiş çok sayıda Türk vatandaşı var. Festival sayesinde Bursa`da yaşayan göçmenler, kültürlerini yeniden yaşama fırsatı buluyor. Nakem Balkan Festivali, bu anlamda Balkanlar`ın en önemli organizasyonu. 11-16 Ağustos tarihleri arasında Balkan ülkelerinin kalbi Bursa`da atacak.``

Leyla ile Mecnun yeniden sahnede

Bursa Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu, `Leyla İle Mecnun` adlı oyunu sahnelediği yaz turnesinin ikinci etabına 5 Ağustos Çarşamba günü Koğukçınar`dan başlayacak.

Sanatseverlere klasik Türk filmlerinin keyfini yaşatan oyun, turne kapsamında 5 Ağustos Çarşamba günü Koğukçınar, 6 Ağustos Perşembe Soğukpınar, 7 Ağustos Cuma Kurşunlu, 12 Ağustos Çarşamba Yeniceabat, 13 Ağustos Perşembe Güzelyalı, 14 Ağustos Cuma Derekızık, 19 Ağustos Çarşamba Gölyazı, 20 Ağustos Perşembe Umurbey ve 21 Ağustos Cuma günü de Çalı`da sahnelenecek.

`Her yer tiyatro, her yerde tiyatro` projesi kapsamında sahnelenecek oyun, saat 21.00`da başlayacak.

E. Ertan Akman`ın sahneye uyarladığı oyun, Doğu kültürlerinin en bilinen aşk öykülerinden biri olmasının yanında geleneksel Türk tiyatrosu formlarından yararlanılıp hicvedilerek sahneleniyor.

İzleyenlere yaz akşamlarının nostaljik tadını sunan oyunda, E. Ertan Akman, Altuğ Görgü, Murat Liman, Günay Y. Güney, Bülent Uçar, M. Eren Topçak, Uğur Serener, Kazım Güçlü, Müge Açıkdüşünenler, Nihal Türksever, Nilgün Türksever Görgü, Ebru Ergüç, Didem Hun Liman ve Esra Yaşar rol alıyor.

4 Haziran 2009 Perşembe

Büyük İskender kötü yakalandı

Kurtlar Vadisi`nin kötü adamı İskender Büyük kötü yakalandı. Dudak dudağa yakalandığı kişi sizleri şaşırtacak.

Kurtlar Vadisi Pusu dizisinin `İskender Büyük`ü Musa Uzunlar, fena yakalandı.

Fox TV`de yayınlanan `Bizden Kaçmaz` kameraları, Musa Uzunlar`ı, dizide kızını oynayan tiyatrocu İpek Karapınar`la Nişantaşı`nda bir kafede dudak dudağa öpüşürken görüntüledi.

İpek de Musa`nın elini öpüyor

İpek Karapınar`ın da zaman zaman Musa Uzunlar`ın elini öptüğü görülüyor.

Görüntülendiklerinin farkında olmayan çift, çıkışta `Bizden Kaçmaz` ekibini karşısında görünce şoke oldu. Musa Uzunlar, `Terbiyesizler! Benim özel hayatıma karışamazsınız` dedi.

Musa Uzunlar 50, aşk yaşamaya başladığı sevgilisi İpek Karapınar ise 25 yaşında. Tiyatro ve müzik eğitimi alan Karapınar, `Kurtlar Vadisi Pusu` dizisine dört bölüm önce, transfer oldu.

Karapınar, dizide Musa Uzunlar`ın yani `İskender Büyük`ün kızı rolünde. Ömür Gedik yönetimindeki `Bizden Kaçmaz` kameralarının ortaya çıkardığı bu aşk, bakalım önümüzdeki günlerde dizide nasıl bir yankı uyandıracak.

3 Haziran 2009 Çarşamba

7`inci amatör tiyatro festivali başlıyor

İSTANBUL Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş.`ye bağlı Gösteri Sanatları Merkezi`nin her yıl geleneksel olarak düzenlediği Amatör Tiyatro Festivali`nin 7.`si 1-11 Haziran tarihleri arasında Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi tiyatro salonunda gerçekleştirilecek

İSTANBUL Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş.`ye bağlı Gösteri Sanatları Merkezi`nin her yıl geleneksel olarak düzenlediği Amatör Tiyatro Festivali`nin 7.`si 1-11 Haziran tarihleri arasında Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi tiyatro salonunda gerçekleştirilecek. Her yıl olduğu gibi üniversitelerin yanı sıra amatör tiyatro heyecanını yaşatan tiyatro gruplarının da katıldığı tiyatroların oyunları da ücretsiz izlenebilecek.

Yamak `3 Kuruş` için dilenci oldu!

Yıldırım Mayruk`un yamağı Barbaros Şansal, Tiyatro Maan tarafından sahnelenen `Üç Kuruşluk Şarkılar` adlı oyunda bir dilenciyi canlandırıyor. Oyun öncesi tuvaletin önüne oturan yamak, tiyatro ekibi için...

Türkiye,böyle tiyatro görmedi! Ritz Carlton Oteli`nde Tiyatro Maan tarafından sahnelenen `Üç Kuruşluk Şarkılar` isimli oyun; her şeyiyle bir ilk olma özelliği taşıyor. Bertolt Brehct`in `Üç Kuruşluk Opera` müzikalinden Dilruba Saatçi tarafından uyarlanarak `Üç Kuruşluk Şarkılar` adıyla sahnelenmeye başlanan oyunda, dört transseksüel de rol alıyor.

300 TL TOPLADI

Kadroya her hafta, konuk olarak doktor, profesör ve avukat gibi farklı branşlardan tiyatroseverler oyuncu olarak dahil oluyor. Oyunun kadrosuna iki hafta önce dahil olan isimlerden biri de, kendisini `Yıldırım Mayruk`un Yamağı` olarak tanımlayan ünlü modacı Barbaros Şansal. Yıldırım Mayruk`la izledikleri ve çok beğendikleri oyuna destek vermek için ekibin arasına katıldığını söyleyen Şansal, bir dilenciyi canlandırıyor. Ancak şimdilik diyaloğu yok. Üstündeki yırtık pırtık kıyafetlerle oyun öncesi erkek ve kadın tuvaletin önüne oturarak, tiyatroya destek sağlamak için para toplayan Şansal, oyun bittiği anda tekrar devreye giriyor. İzleyiciyi copla salondan dışarıya atıyor. İki haftadır tiyatrodakilere destek vermek için para topladığını söyleyen Şansal, `İlk hafta hasılat fena değildi. Tuvaletin önünde 300 TL para topladım. Herkesin cebindeki bozuklukları vermesini istiyorum` dedi. Şansal, finalde izleyiciyi copla kovalamasının da espri olduğunu söyledi: `Bu da bizim tiyatronun ilginçliklerinden biri. İzleyiciyi kovalıyoruz sonra da kendi kendimizi alkışlıyoruz.`

`Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz`a Ödül

Oyuna İstanbul Üniversitesi ÖKM Bilgisayar Klübü`nce en iyi tiyatro oyunu ödülü layık görüldü.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları`nda 2007 yılından beri oynanan, Aziz Nesin`in `Yaşar Ne Yaşar Ne

Yaşamaz` adlı oyunu ödül aldı.

Konuya ilişkin yapılan açıklamaya göre, oyuna, İstanbul Üniversitesi Öğrenci Kültür Merkezi(ÖKM) Bilgisayar Kulübü 9. Bilişim Ödülleri kapsamında `En İyi Tiyatro Oyunu Ödülü` verildi.

Kenan Işık`ın yönettiği oyun, daha önce 13. Sadri Alışık Ödülleri`nde, müzikal dalında `En Başarılı Erkek Oyuncu`, `En Başarılı Yardımcı Kadın Oyuncu`, 3. İsmail Dümbüllü Ödülleri`nde ise `En İyi Tiyatro Oyunu`, `En İyi Erkek Tiyatro Oyuncusu` ödüllerini almıştı.

İstanbul Üniversitesi ÖKM Bilgisayar Kulübü 9. Bilişim Ödülleri ödül töreni bugün (03.06.2009) İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Ord. Prof. Dr. Cemil Bilsel Konferans Salonu`nda gerçekleştirilecek.

`Keşanlı Ali`yi oynadılar büyük ödülü kaptılar!

Profilo Alışveriş Merkezi`nin sosyal sorumluk projesi kapsamında gerçekleşen `8. Profilo Alışveriş Merkezi Liselerarası Tiyatro Buluşması` geçtiğimiz akşam düzenlenen ödül töreniyle son buldu. Ödül verilen...
Profilo Alışveriş Merkezi`nin sosyal sorumluk projesi kapsamında gerçekleşen `8. Profilo Alışveriş Merkezi Liselerarası Tiyatro Buluşması` geçtiğimiz akşam düzenlenen ödül töreniyle son buldu. Ödül verilen kategorilerde; `En İyi Oyun Ödülü`nü `Keşanlı Ali Destanı` adlı oyun ile Türk Eğitim Vakfı İnanç Türkeş Özel Lisesi öğrencileri kazandı. `En İyi Erkek Oyuncu Ödülü`nü Ataköy Lisesi öğrencisi Onur Doğan `Üç Kuruşluk Opera` oyundaki `Joatham Jeramiah Peachum` rolüyle kazandı. Ön elemelerden geçerek finale kalmaya hak kazanan İstanbul genelindeki 30 lisenin 18-28 Mayıs tarihleri arasında oynadıkları eserleri şu isimler değerlenhdirdi: Sanat yönetmeni Şakir Demirpehlivan başkanlığında, öğretim üyesi Dr. Ayla Kapan, dramaturg Hilmi Zafer Şahin, sahne tasarımcıları Sabahat Çolakoğlu ve Malile Başkan, oyuncular Salih Kalyon, Binnur Şerbetçioğlu, Ayçe Abana, Uğur Demirpehlivan, Ali Çevik ve Ümran İnceoğlu.

1 Haziran 2009 Pazartesi

Şehir Tiyatrolarına kadın yönetmen

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Orhan Alkaya görevinden alındı.

Yerine oyuncu, yönetmen ve yazar Ayşe Nil Şamlıoğlu getirildi. Alkaya, görevini yaklaşık 1.5 yıldır sürdürüyordu. 1956 İstanbul doğumlu olan yeni sanat yönetmeni Ayşe Nil Şamlıoğlu`nu Türkiye, ekranlardan tanıyor.

En son `Yol Arkadaşım` dizisinde `Hafize` karakterini canlandıran Şamlıoğlu, `Ferhunde Hanımlar`, `Bizim Evin Halleri` adlı diziler ile `Meleğin Sırları`, `Sınav` ve `İnşaat` gibi filmlerde rol aldı. İstanbul Üniversitesi Gazetecilik bölümünden mezun olan sanatçının çok sayıda ödülü bulunuyor.

Orhan Alkaya görevinden alındı

İstanbul Şehir Tiyatroları`nda uzun süredir beklenen değişim nihayet gerçekleşti. Genel Sanat Yönetmeni Orhan Aklaya, sezonun bitmesine az zaman kala görevinden alındı, yerine Ayşe Nil Şamlıoğlu getirildi.

Kendi Gök Kubbemiz adlı oyuna getirdiği sansürle adından sıkça söz edilen Orhan Alkaya, gerçekler ortaya çıktığı halde sansürü reddetmeye, sanatçıları baskı altına almaya çalıştı. Yedi Tepeli Aşk adlı oyunda yaşananlar ise bardağı taşıran damla oldu. Yazarımız Şemseddin Yücel`in dile getirdiği sorunlar uzun süre göz ardı edildi, Orhan Alkaya, yazılarda ortaya çıkan tabloyu görmezden gelerek, yazarın kim olduğunu, bu bilgileri nereden aldığını araştırmakla yetindi. Yücel`in yazılarındaki doğru bilgilerden rahatsız olan Alkaya, kurumda basınla ilgili birimi adeta seferber etti. Göreve geldiği günden bu yana sanatçılara ve kuruma `huzur` vermeyen kişiliğiyle dikkat çeken Alkaya`nın görevden alınmasının sebepleri arasında açılmadığı halde parası ödenen sahnelerin yer alıp almadığı bilinmiyor. Yaklaşık 1.5 yıldır Orhan Alkaya`nın yürüttüğü göreve getirilen Ayşe Nil Şamlıoğlu Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü mezunu. `Gayrı Resmi Hürrem` adlı oyunla 2000 yılında Afife Ödülleri`nde en iyi yönetmen seçilmişti. Ayşe Nil Şamlıoğlu, yönetmenlikle oyunculuğu bir arada yürütüyor. Yeni yönetimle birlikte Şehir Tiyatroları`nda nelerin değişeceği şimdilik bilinmiyor.

Alkaya`nın görev dönemi boyunca yaşattığı hayal kırıklıkları yazarımız Şemseddin Yücel tarafından şöyle dile getirilmişti: `İstanbul Şehir Tiyatrosu`nun Bir İstanbul Efendisi`nde yaptığı ayıp, hepimizin malumu oldu... Anladığım kadarıyla bu konuyu duymak istemeyenler duymadı... Ki benzeri şeyler tekrarlanıyor, devam ediyor... Serde`muhalif` bir durum olunca ve lafa gelince `dozerin önüne de yatarım` salataları servis edilince, `iktidar` lokması hazımsızlık doğurabilir... Anladığım kadarıyla doğurabilir de... Orhan Alkaya, genel sanat yönetmeni olarak sahneye konan her oyunun altına imza atan ve onaylayan kişidir. Mehmet Acarca da kurumun müdürü olarak en azından bu oyunlar ile ilgili kritik yapabilecek ve gerektiğinde uyarı hakkını kullanabilecek bir görevlidir... Bütün bunlar olmamış ve oyun `genç günler` kapsamında seyirci ile buluşmuş... Ana arterde bir etkinlik olmadığı için seyircinin de gözünden kaçmış olabilir. Ancak siz repertuarınıza bir oyunu alıp aylık programınıza dahil ediyorsanız, ince eleyip sık dokumak zorundasınız... Yedi Tepeli Aşk`tan bahsediyorum... Oyunda `alevi`ler açısından yanlış anlaşılabilecek ve muhafazakar hassasiyeti olanlar açısından da `utandırıcı` bulunabilecek tematikler, seyircinin gözünün içine baka baka ve fütursuzca anlatılıyor... Bu oyunu seyreden başı örtülü bir bayanın yanındakiler yöresindekiler `yedi ağlı don` giyip giymediğini düşünmezler mi? En azından bu konu bir `alay` unsuru olarak kullanılmaz mı? Ya da böyle bir bayan, bunlar olmasa bile kendisini `alaya alınmış` hissetmez mi? Ha keza, `Sivas` ve `alevi` imalarının, oluşturabileceği anlam kaymalarını hiç hesaba katmıyorum... Bu toplumda `sanat` yapanların, asgari müşterekte `empati` kabiliyetlerini kullanıp, `estetik` çerçevede ürünleri ortaya koymaları gerekiyor... Yani `sanat utandırmamalı` diyorum sevgili Orhan Alkaya!.. Ne seyirciyi ne de genel sanat yönetmenini!..`
Hilmi Bulunmaz, Orhan Alkaya'yı Değerlendiriyor...

Karagöz Halk Dansları Topluluğu sezonu kapattı

Bursa Karagöz Halk Dansları Topluluğu, Kültürpark Açıkhava Tiyatrosu`nda gerçekleştirilen sezon sonu gösterisi ile sezona veda etti.

Bursa`da 1988 yılından bu yana faaliyet gösteren Karagöz Halk Dansları Topluluğu, sezon sonu gösterisinde, Türkiye`nin köklü kültürel zenginliklerine yöresel danslarla destek verdi. Çalışmalarını Kenan Çelik yönetmenliğinde; Haluk Yalın, Esra Aktüre Öcal, Gökhan Kılıç ve Fırat Ulusoy`un eğitmenliğinde sürdüren Karagöz Halk Dansları Topluluğu; görkemli programın açılışını Kılıç Kalkan gösterisi ile yaptı. Yetenekleriyle göz dolduran dansçılar Bursa, Üsküp, Trabzon Karadeniz, Hakkari, Fethiye, Adıyaman, Tokat, Silivri, Artvin ve Mardin yörelerinin dansları ve Bodrum Zeybeği, İzmir Yöresi Zeybek ve Roman koreografileriyle gecede görsel bir şölene imza attılar.

Bursa`da, halk kültürü ile tanışık bir nesil oluşturmak ve Türkiye`nin folklorik zenginliğini çağdaş sahneleme olanaklarından yararlanarak sunmak amacıyla çalışmalarına yön veren Karagöz Halk Dansları Topluluğu, bu sayede ortak bir kent kültürü oluşturulmasını hedefliyor. Türkiye`de birçok kentte Bursa`yı temsil eden topluluk, bugüne kadar Yugoslavya, Fransa, Almanya, İtalya, İspanya, KKTC, Bulgaristan, Yunanistan, ABD, Makedonya, Romanya, Çin Halk Cumhuriyeti, Avusturya, Macaristan ve Çek Cumhuriyeti gibi ülkelerde de turnelere katıldı.

27 Mayıs 2009 Çarşamba

Fetih Konseri

Fatih Belediyesi, İstanbul`un fethinin 556. yıldönümü dolayısıyla konser düzenliyor.

Fatih Belediyesi, İstanbul`un fethinin 556. yıldönümünde dünyaca tanınan piyanist `Tuluyhan Uğurlu ile Mehter Takımı Konseri` düzenliyor.

Klasik müziği birleştirerek düzenleyeceği konserle kutluyor. Fatih Belediyesi, İstanbul`un Fethinin 556. yıldönümünde, bütün dünya tarafından tanınan piyanist `Tuluyhan Uğurlu ile Mehter Takımı Konseri` yapıyor.

Fatih Belediyesi, İstanbul`un Fethinin 556. yıldönümünü nedeniyle Sultanahmet`teki amfi tiyatroda yapacağı konser anında fetih sırasında yaşananlar da dramatize edilecek. Müzikte eski ve yeni, evrensel ve millinin uyumunu ortaya koyacak konser sırasında havai fişek ve lazer â€` projektörlü ışık gösterisi gerçekleştirilecek.

Tuluyhan Uğurlu`nun piyanosuyla, Fatih Belediyesi Mehter Takımı`nın geleneksel enstrümanlarıyla da gerçekleştireceği konser, halka açık olacak ve ücretsiz verilecek.

556. Fetih Kutlamaları kapsamında organize edilen `Tuluyhan Uğurlu ile Mehter Takımı Konseri` 28 Mayıs 2009 Perşembe günü Sultanahmet Parkı Amfi Tiyatro`da saat 21.00`de yapılacak.

Fatih Üniversitesi ögrencileri imtihan stresini festivalle atıyor

Fatih Üniversitesi`nin her yıl geleneksel olarak düzenlediği ve bu yıl 12.si yapılan Kültür-Sanat Festivali çeşitli etkinliklerle başladı. Vize ve final imtihanlarının ardından stres ve yoğunluktan kurtulma çabasındaki öğrenciler, üniversitenin organize ettiği geniş kapsamlı festivalle rahat bir nefes aldı. Festivalde konserlerin yanı sıra, animasyonlar, tiyatro gösterileri, sıra geceleri, çeşitli yarışmalar yapıldı. Üç gün boyunca devam edecek olan festivalde, mini futbol turnuvası düzenlenecek, organizasyon 28 Mayıs Perşembe günü Serdar Ortaç konseri ile sona erecek. Fatih Üniversitesi`nin psikoloji danışmanı Fatma Yaşar Ekici, öğrenciler için belli aralıklarla düzenlenen organizasyonların onları imtihan stresinden ve baskısından uzak tuttuğunu belirterek, “Bu tür faaliyetler, içe dönük öğrencileri de topluma kazandırıyor. Onların çevresinden pozitif etkilenmesini sağlıyor diye konuştu.

Trabzon`a, Kolbastı`ya ve `Kitaplı Hayaller Vâdisi`ne dair (1)

Trabzon da öyledir. 1998`de çok sevgili kardeşim şair Kenan Sarıalioğlu`nun davetiyle ilk defa Trabzon`a gidişimden sonra, nedense hep, Trabzon`a gitme, gidebilme hayalleri kurmuşumdur. Trabzon, gri ve yeşil bir şehirdir. Bence bordo-mavi`den çok, gri-yeşil daha çok yakışır Trabzon`a. İnsanının sıcaklığını ise yağmuru da, rüzgârı da soğutamaz...

Bu defa da, (kimbilir kaçıncı defa?) Trabzon`a, Trabzon Valisi, değerli kardeşim Nuri Okutan`ın öncülüğünde düzenlenen `Trabzon 1. Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Kültür Sanat Şenliği`ne `Onur Konuğu` olarak katıldım.

Bilenler bilir: Trabzon`un Osmanlı`dan kalma tarihî köprülerinden biri olan Zağanos Paşa köprüsünün çevresi, yıllardır bakımsızdı ve özensiz bir yapılaşmayla tarihî dokusu örselenmiş durumdaydı. O bölge şimdi bir büyük meydana dönüştürülmüş; sanat etkinliklerinin yapılmasını mümkün kılan bir donanımla hizmete açılmış.

Kültür ve Sanat Şenliği de bu meydanda gerçekleştiriliyor. İlk gün (cumartesi) güneşle başlayan şenlikte, kısa bir süre sonra yağmura tutulduk. Ama yağmurdan önce, Trabzon folklorunun halkoyunları oynandı;-elbette, Kolbastı da! Trabzonlu bazı entelektüel dostlarım, Kolbastı`yı, deyiş yerindeyse, bir ölçüde `lumpen` bulduklarını söylüyorlar; Kolbastı`nın gerçek anlamda Trabzon folklorunu temsil etmediğini öne sürüyorlar. Ben halkbilimci değilim. Mesela, horonla karşılaştırıldığında ritimlerinde bir düzensizlik, bir başıboşluk ya da keyfîlik sözkonusu olsa da, Kolbastının bu yaşı epey geçkin Hilmi Yavuz`u bile coşturduğunu inkâr edemem.

Zağanos Paşa Vâdisi`nin adı, bu şenlik bağlamında `Kitaplı Hayaller Vâdisi` olmuş. Vali Nuri Okutan, Belediye Başkanı Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu, ben ve Prof. Dr. Nazan Bekiroğlu birer konuşma yaptık. Nazan Hoca`nın Trabzon`un `hayaller vâdisi`nde yaptığı konuşma, gerçekten büyüleyici idi. Tarih, Doğa ve çevreyle Trabzon`un ruhu vardı o konuşmada. Ben de, konuşmamda Trabzonlu şiirseverlerden söz ettim. Şimdi hepsi, Allah`ın Cennetinin sonsuz kitaplığında şiir kitaplarıyla haşır neşir olan Dr. Gündoğdu Sanımer`den, Aslan Pulathaneli`den, İlhan Demiraslan`dan, Nabi Üçüncüoğlu`ndan söz ettim;- ileriki yıllarda şayet emekli olursam, Trabzon`a yerleşmek istediğimden de!

`Kitaplı Hayaller Vâdisi`ndeki şenlik, özellikle ilköğretim ve lise çağındaki öğrencilerde kitap okuma alışkanlığının sağlanmasına yönelik. Bu konuda Vali Nuri Okutan`ın (-ki ben, ona, soyadıyla müsemm` diyorum) çabalarını, önce Siirt, daha sonra da Sakarya valiliği sırasında gerçekleştirdiği olağanüstü sonuçlardan biliyorum;- bu çabalarından dolayı Vehbi Koç Vakfı`nın Büyük Ödülü`nü aldığını da...

Cumartesi öğleden sonra, Nazan Bekiroğlu ve öğrencileri ile Café Paris`te uzun uzun söyleştik. Nazan Hoca`nın edebiyat konularındaki duyarlığına ve `nüfuz-u nazar` sahibi oluşuna bu defa yakından tanık oldum.

Gecede Trabzon Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Türk Sanat Müziği Topluluğu`nun Trabzon Devlet Tiyatrosu salonunda verdiği konseri izledim. Önce, bunun, taşralı bir amatör topluluğun konseri olacağını düşünmüştüm;-yanılmışım. Bu işlerden bir nebze anlarım;-fevkalade profesyonel ve başarılı bir konserdi...

`Kitaplı Hayaller Vâdisi` notlarıma gelecek hafta da devam edeceğim...

Sinemanın yeni okulu

Deniz Türkali, temmuz başında İstanbul Küçükçekmece`de, Atıf Yılmaz`ın adını taşıyan bir sinema stüdyosu açılacağını müjdeledi

Selvi Boylum Al Yazmalım, Adı Vasfiye, Ah Belinda gibi Türk sinema tarihine geçmiş, kült filmlere imza atan Atıf Yılmaz`ın adını taşıyan sinema stüdyosu temmuz başında faaliyete geçecek.

Atıf Yılmaz, 24 mayıs pazar günü Mersin Belediyesi ile Mersin Forum Alışveriş ve Yaşam Merkezi`nin işbirliğiyle düzenlenen bir etkinlikle, doğduğu kent Mersin`de anıldı.

Bu sebeple Mersin`de bulunan Atıf Yılmaz`ın eşi, tiyatro oyuncusu Deniz Türkali ile konu hakkında görüşme fırsatı bulduk. Deniz Türkali sohbetimiz sırasında, İstanbul Küçükçekmece`de Atıf Yılmaz Sinema Stüdyosu adlı bir okul açılacağının da müjdesini verdi.

5 Mayıs 2006`da kaybettiğimiz Mersinli sanatçı Atıf Yılmaz özellikle kadının toplumdaki yeri ve kimliğine dair sorgulamalar içeren filmleriyle tanınıyor.

119 filme imza atan, 51`inin senaryosunu yazan, 27`sinin ise yapımcılığını üstlenen Atıf Yılmaz`ı anma etkinlikleri hakkında şunları söylüyor Deniz Türkali:

`Atıf Yılmaz`ı anma etkinlikleri ilk kez geçen yıl Forum Mersin ve Belediye tarafından düzenlendi. O zaman Atıf Yılmaz filmleri gösterildi. Müjde Ar, Alin Taşçıyan ve Aytaç Arman konuşmacı olduğu bir panel düzenlendi.`

Bu yıl da Atıf Yılmaz Sineması`nda Kadın başlıklı bir panel izleme şansı buldu Mersinli sinemaseverler. Panelin konuşmacıları ise Deniz Türkali, Prof. Dr. Hacer Ansal ve Burçak Evren idi.

Lale Mansur da panele katılacakmış ancak İstanbul`da önemli bir işi çıktığı için bu seyahati ertelemek zorunda kalmış. Aynı günün akşamı Cahit Berkay, Atıf Yılmaz filmlerinin müziklerinden oluşan bir konser verdi.

Bu sene etkinlik kapsamında bir de fotoğraf sergisi açıldı ve bu sergi hafta boyunca ziyarete açık olacak. Deniz Türkali, 43 fotoğraftan oluşan Kamera Arkasındaki Usta/Film Setlerinden Atıf Yılmaz Fotoğrafları adlı sergiyi gazeteci Celal Başlangıç`ın önerisiyle organize ettiklerini söylüyor.

Atıf Yılmaz, kadınlar üzerine film yapmasının nedenini Deniz Türkali ve onun feminist arkadaşlarının varlığıyla açıklarmış. Buna katıldığını söyleyen Türkali sözlerine şöyle devam ediyor:

`Hacer Ansal, Yılmaz`ın çok yakın arkadaşıydı. Yılmaz hep iki feministin arasında kaldı. Bu yüzden hem kadınların yaşadığı sorunlara, hem de feministlerin arasındaki tartışmalara yakından şahit oldu. Yılmaz`ı kaybettiğimizde 79 yaşındaydı ve o zaman bile bence Türk sinemasının en genç yönetmeniydi. Çünkü o, yeni ve farklı olan herşeye çok açıktı. Bu özelliği alışılmış kalıpların dışına çıkan kadınların yaşadıklarına ve iç dünyalarına da merak duymasına neden oldu. Onun kadınların ön planda olduğu filmler çekmesinin nedenlerinden biri de bence bu.`

Deniz Türkali şu anda İstanbul Küçükçekmece`de açılacak olan Atıf Yılmaz Stüdyosu`yla ilgilendiğini söylüyor. Stüdyo`nun İstanbul 2010 ve Küçükçekmece Belediyesi`nin katkılarıyla hazırlandığını belirten sanatçı, burada hem kısa ve uzun metrajlı filmler yapılacağını hem de yetenekli gençlere sinema eğitimi verileceğini söylüyor.

`Öğrenciler hemen pratik çalışmalara başlayacaklar ve mezun olunca da sinema sektörüne girecekler`

diyen Türkali, Atıf Yılmaz Stüdyosu`nda yönetmenlik, senaristlik, oyunculuk ve yapım bölümlerinin olacağını da sözlerine ekliyor.

Atıf Yılmaz Stüdyosu temmuzun başında açılacak ve bu ay içinde yetenek sınavının tarihleri duyurulacak.

Yetenek sınavının ardından stüdyoya 20 öğrenci alınacak.

26 Mayıs 2009 Salı

Saadet evlenme kredisi istedi

Saadet Partisi (SP) Bursa Teşkilatı tarafından evlenemeyen gençlerin sorunlarına dikkat çekmek için hazırlanan `Bir damadın isyanı ve trajedisi` konulu tiyatro gösterisi beğeni topladı. Gösteri ile evlenmek isteyen gençlere faizsiz evlenme destek kredisi verilmesi istendi.

Saadet Partisi(SP) Bursa Teşkilatı tarafından evlenemeyen gençlerin sorunlarına dikkat çekmek için hazırlanan `Bir damadın isyanı ve trajedisi` konulu tiyatro gösterisi beğeni topladı. Gösteri ile evlenmek isteyen gençlere faizsiz evlenme destek kredisi verilmesi istendi.

Merinos Kültür Merkezi Evlendirme Dairesi önünde düzenlenen gösteride, Garip Mutluoğlu isimli 40 yaşındaki bir kişi, nikah dairesine yanında gelin olmadan geliyor. Yakınlarının `gelin nerede` diye sorması üzerine, `Ne gelini kardeşim. Eskiden euro, dolar, altın takıyorlardı. Şimdi borç senetleri takıyorlar. Birde haciz koyuyorlar. Gelini yedieminlikte rehin alıyorlar. 40 yaşıma geldim daha dikili ağacım yok. Annem usandı çamaşırlarımı yıkamaktan, ütümü yapmaktan. Babam torun diye tutturuyor. Başbakanıma sesleniyorum. Üç tane çocuk istiyorsun 5`de yaparız. Bir evlenebilsek. Evlenmek isteyenlere kredi istiyoruz. Utanıyorum. Ben Garip Mutluoğlu, mutlu olamıyorum` diye konuşuyor.

Gösterinin sonunda hüngür hüngür ağlayan Garip Mutluoğlu`nu kayınçosu teselli ediyor.

SP Bursa İl Gençlik Kolları Başkan Yardımcısı Bülent Topaç, gençlerin ekonomik sıkıntılar nedeniyle evlenemediğini söyledi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan`ın evlilik müessesesini çok önemsediğini hatırlatan Topaç, evlilik yaşının ekonomik nedenlerden dolayı 36`ya çıktığına dikkat çekti.

Başbakan Erdoğan`ı, toplumda oluşan ahlaki çöküntüye karşı önlem almaya ve evliliği yeniden canlandırmaya davet ettiklerini dile getiren Topaç, `Evlenmek isteyen gençlere behemehal faizsiz evlenme destek kredisi verilmelidir. Böylece hem evlenmeyen gençlerin yuva kurmaları sağlanıp toplumsal bozulmanın önüne geçilmiş, hem de ekonomik durgunluğun aşılmasına önemli bir katkı sağlanmış olur. Sosyal devletin görevi de bu olmalıdır.` şeklinde konuştu.

Zirve100 Toplist